Tuesday, October 28, 2008

street view

google bu ise bulastiginda ailecek ekranin karsisina gecip zamaninda kaldigimiz otelleri, gezdigimiz sokaklari heyecanla nasil izledigimizi hatirliyorum. daha sonra bu faydali eseri otel rezervasyonu yapmadan once de gayet severek kullandigimda, yine icimden google film cekse izlerim demistim.

bugun womex isleri dolayisi ile maps'i actigimda, seville icin de bu opsiyonun secilebilir oldugunu gordum. elimle koymus gibi o caddeyi, oteli, burnumdan oldugum demir kapiyi, dokulen esyalarimin sacildigi kaldirimlari buldum. su an tam o kapinin karsisinda duruyorum. son sabah nasil oradan cikamayisimizi, yerlerdeki kan lekelerini hatirliyorum. onunde yine kocaman bir otobus. kapinin tamamini, dolayisi ile orada bir insan olup olmadigini gormeye engel oluyor.

su an bunlara bakarken bile bu kadar kotu olacagimi tahmin etmemistim. iyi ki gitmiyorum.

Friday, October 24, 2008

evden cikmayi basarabilmek..

bizim nedense ali ile boyle bir elimizin kolumuzun baglanmasi durumumuz vardi. ne zaman bulussak, bir sekilde evde big mac esliginde dizi izleyerek zaman gecirdigimizi daha once yazmistim sanirim. iste bugun ali'nin ozer bal'dan etkilenerek kurdugu 'hemen kararimizi verip agapia'ya gidelim deniz, yoksa yine sizin evde sonlanacak bu gece' cumlesi ile birlike ataga gectik. (bu arada yine yasaklanmis sitelerden birinde 'dusundugunu hemen yap, yoksa karar vermek zorunda kalirsin' ozlu sozununun kaynak belirtilmeden bir dizinin tanitiminda kullanildigi okumustum. aklima geldi. cok ayip.)

her neyse, bir guzel yedik ictik, ipek de geldi sonra. zorla balik yedirdik ona da, garip muzikler esliginde super iyi vakit gecirdik. ha sonra ne oldu ben eve gelip sinirden delirdim o ayri. hem bunlari yazmak icin siteye giremiyordum, hem de ev sabah biraktigim halinden cok uzaktaydi. simdi sakin kafayla dusunuyorum da diyarbakir bla bla mahkemesinden banane yani. tam boyle evet iste bu nedenle bu ulkede yasamamak lazim derken, bir arkadasim yazmis su dakika buradan kacma yollari ariyorum diye. gitmek lazim hakkaten. gitmek demisken, su yunanistan turu gercekten iyi gelecek. umarim bir an once ne zaman gidecegimiz belli olur : )

parov stelar vardi bir de bu aksam nedense hep nicola conte ile karistiriyorum kendisini. o da bu aralar burada galiba. hatta animal collective de bugundu di mi ya? haybinkunduz.

Wednesday, October 22, 2008

ups and downs

dun dort kadikoylu stadin onunde bir taksinin icinde mahsur kalinca, icimizden biri 'hangi takim olursa olsun, evinde oynadigi maclarda kazanamasin istiyorum' dedi. ha dun fenerbahce tabi ki yenildi ama o trafikte bir de yendikleri zaman kalmayi dusunemiyorum, taksinin tepesine cikip ziplayan taraftarlarla falan hakkaten hos olmazdi. sonucta stadin oradan eve kadar yuruduk. oncesinde avantgarde muzige maruz kalmamis olsam belki gercekten bu yuruyus hosuma gidebilirdi ama 'bitse de gitsek' oldum.
zaten dun aksama dair 'ne umdum ne buldum' demek istiyorum. musamba performansini gormus olmam inanilmaz zaten onca kendimi seralayacagim 'muzigin yarattigi hapsolmusluk duygusu'na performans yapacagim geyiklerimden sonra. ha bir de sanat yonetimi mezunu olacagim bak, cik cik cik!

oglen epeydir gormedigim bir arkadasimla yedim, gercekten bir saat boyunca ikimiz de isimizden yakindik sadece. bu kadar cok konustukca bazi seyleri buyuttugumuzun farkindayim ama mutsuzum. yapabilecegim bir sey yok bu konuda. a tabi isinden gucunden memnun olabilmek adina bir caba gosteriyor musun diye sorsan, tabi ki hayir yanitini veririm sana..

haftaya 6 ayligina falan yesil pasaport sahibiymisim gibi olacak. bu sefer 90 gun kalisi da kullanmak isityorum lutfen, bos gecmesin bir tek gun bile.. en azindan bu arada tum bunlarin aradan cikmasi iyi oldu. gerci dun uc kere emniyete uc kere de bankaya gitmem gerekti, canimdan bezdim ama en azindan bes senelik uzattim, bes sene sonraya allah kerim diyorum. tam bu esnada kapima kadar gelen strasbourg biletim ile nese doluyorum. bekle beni cukulata fabrikasi here i come!

annemin dogum gunu gecti bu arada. anne staminasi ile ilgili bir seyler yazacaktim buraya gecenlerde ama toparlayamadim tabi ki. ne kadar yazarsam yazayim yeterince iyi ifade edemeyecekmisim gibi geldi annemle ilgili herhangi bir seyi bile. annem ya, canim annem. cok sansliyim bu konuda nazar degmesin pls tsk kib

gecen hafta hayatimdan dort gunu amacsiz bir sekilde yedigim sirada, epeydir izleyemedigim filmleri de izledim. artik ftv dersleri beni sinemadan ne kadar soguttuysa dort senedir anca kendime geliyorum resmen. bir suru de dizi izledim. hatta az sonra da how i met your mother'in dun izleyemedigim besinci bolumunu izleyecegim. bu konuda dikkat ettigim bir sey var ki o da resmen himym ile buyuyen bir nesil olarak tanistigimiz her insani degerlendirirken yeterince supheci yaklasmak yetmiyormus gibi 'hikayesi cocuklara anlatilablir/anlatilamaz' maddesi de koyuyoruz artik. amerikan dizileri ozentisi genc olduk ciktik allah kahretmesin bizi. true blood da ne kotu gidiyor ya, daha ne kadar sans verebilirim bilmiyorum yani..

Thursday, October 16, 2008

kadikoy'u seviyorum..

bir takim ruh hastalarinin kadikoy'den tasinmasi ile birlikte resmen son bir kac aydir sokagimi yeniden kesfediyorum. herhalde yedi senede gitmedigim kadar cok yere gittim son zamanlarda. tabi bunun bir nedeni de yavas yavas arkadaslarimin yaslanip sakin bir hayati secerek, anadolu yakasina tasinmaya baslamasi. herkes gunun birinde moda'daki yasli nufusa dahil olacak : )

her neyse, bugun de 'guzel kadikoy'umuzde bir aksam' etkinlikleri cercevesinde agapia garden'a gittik. yanlis anlasilmasin hemen evin kosesindeki agapia degil, bizim sokaktan devam edince yol asagi kivrilmadan solda. kendisini secme nedenlerimizden biri sessiz, sakin, ferah olmasi diger nedeni ise sureyya'ya olan yakinligiydi. hakkaten de ne bir sigara dumanina ne de ugultuya, gurultuye maruz kaldim. sakin sakin oturduk ictik, gayet de 12 somethingde evimdeydim. gece saat 9'dan sonra kadikoy'de hayatin durmasina uygun bir sekilde mekan bosaldi, 12'ye dogru da mutfagi kapatacaklarini bildirdiler. garsonlara, servise falan da gecer not verdim ben. calisilmis ve olmus diyor bu aksamki lezzet duragi programimizi da bu sekilde sonlandiriyoruz.

Wednesday, October 15, 2008

turk usulu patlama

hemen yani basimda oturan evsiz teyzeden yayilan sidik kokusunun midemi bulandirmasi nedeni ile ust katta munazara turnuvasindan yeni cikmis liseliler ile birlikte gecirdigim ve 'gencler, ben de munazara takimindaydim lisede. what's up?!' deme istegi gibi zar zor bastirdigim yaslilik belirtileri ile sonlandirdigim vapur yolculugumdan sonra her zamanki guzergahimdan ilerlerken kafasinda baret uzerinde parlak bir yelek bulunan amca tarafindan 'evet bu yolu kullanmiyoruz, kapadik patlama yapacagiz' diyerek durduruldum.

once yolumu degistirmeme neden oldugu icin bir miktar gicik oldum bu kimseye ve fakat etraftaki kalabaligi gorunce siradan bir cevirme ile karsi karsiya olmadigini anladim ama anlayamadigim bir patlama olacaksa etrafta neden bu kadar insanin dahasi neden bu kadar cok coluk cocugun bulunduguydu.

haldun taner'in arkasindan dolasip uc puan almayi beklerken bu sefer de konservatuvar girisindeki guvenlik gorevlisinin haril haril insanlari disari cikarttigini gordum. rotami besiktas iskelesine dogru cevirdigimde ise etrafa dogru ellerinde enstrumanlari kosan cocuklara rastladim. bu sirada tabi ki kosmaktan hoslanmayan bir kimse olarak sadece hizlica olay yerinden uzaklasiyordum. olsem bile kosmamis olacaktim ama degil mi? :P

her neyse beklenen patlama besiktas iskelesinin onunde yakaladi beni. artik metro insaati ile mi ilgili yoksa konservatuvar binasina yapilan bir ihbarla mi ilgili bilemesem de kadikoy meydani gibi olup olabilecek en kalabalik bolgelerden birinde 'police line do not cross' tadinda bantlar cekilmeden insanlarin oraya buraya kosmasina neden olan bir guvenlik onlemi uygulanmasina anlam veremiyorum. hadi ben dunyanin en havali insani olarak kosmayi reddedip elimde semsiyem ruzgara karsi saliniyordum da o minik yavrucaklar elde keman kosmak zorunda mi yani? hele bir de kulaklarini kapatip binanin onunde bekleyenler vardi ki, gercekten ancak turkiye'de olur boyle seyler diye dusundum.

uc bes dakika daha bu meseleye kafa yorduktan sonra, 'aksama arkadaslarim gelecek ya evde mi yesek disarda mi?' diyerek dunyevi problemlerime geri dondum..

Tuesday, October 14, 2008

lorem ipsum

ben kardesimi ozledim : (

Monday, October 13, 2008

cok calismam lazim cok

gercekten su anda calismak yerine bilegimde utanc damgasi ile uyandigim cumartesi sabahina giden cuma gecesini anlatmak istiyorum cok. ama artik buna da 'hatta usenmeyip fotograf koysam' demeyecegim zira usenip koymuyorum iste belli.

o degil de benim icin yapilabilecek en son tanim herhalde 'dunyanin kendi etrafinda dondugunu dusunen biri' olmaliyken, bu kadar sacma sapan muhabbetlere maruz kalmak tamamen kendi salakligim aslinda.

soz bir iki gune kadar surayi bi elden geciricem duzenliycem postlari. soz.

Monday, October 6, 2008

istanbul..

sadece hastalik ve uyku hali ile gecen bir tatilin sonunda eve dondugum icin mutluyum. usenmezsem bir iki fotograf koyacagim buraya ama bugun hakkaten halim yok hic, iyilesemedim hala. ayrica pek hos haberler ile baslamadim gune, donuste artik. kismet.