Tuesday, September 16, 2008

sumuk versus deniz vol.2

bir kac post once vapur yolculugum boyunca ayakta durmaya karar vermistim biliyorsunuz. bugunden itibaren vapuru beklerken de oturmak yerine bir kosede dikilmem gerektigini anladim. midem kaldirdigi olcude iki yanimda oturan ve sol el isaret parmagini sol burun deligine sokan adama dik dik baktim ama sizin de tahmin edebileceginiz uzerine bu iki saniye falan surdu. midemi elimden yerine geri gonderip yeniden bir bakis attigimda ise adam isini bitirmis parmagini yan koltuga dogru surmekteydi.

neyse araba alsam kacta evden cikarsam trafige yakalanmam diye dusundum sonra da bir araba parasi  ile kac tane ucak bileti alabilecegimi hesaplayip vazgectim. sanirim sumukleri tercih etmek zorundayim.

Friday, September 12, 2008

ben bugun pembe giydim!

gercekten uc bes sene onceki deniz'e, simdiki halim gelip 'bak kizim 12 eylul 2008 gunu asmalimescit sokaklarinda pembe bir elbise ile salinacaksin' deseydi kendisine neremle gulecegimi kestiremeyebilirdim.

Thursday, September 11, 2008

bir eve donememe hikayesi..

ben dun evime ulasamadim.
bir insanin saat 10'da besiktas'a birakildiktan sonra bahariye'deki evine gidememesi gercekten imkansiza yakin bir olay ve fakat/as always benim basima geldi.
once uzun uzun yazmayi dusunuyordum ama sayfayi acmamin ve ilk iki cumleyi yazmamin uzerinden saatler gecmesi ile birlikte usenmeye basladim. sonuc olarak haydarpasa'dan ayagimda topuklular ile dagilan milli mac seyircileriyle birlikte eve kadar yurumek durumunda kaldim 11'den sonra. kadikoy'de hayatin 9'da bittigini bilenler ne kadar cok laf yedigimi, ne kadar cok tinerci/dilenci/calgibi/selpakci ile muhattap olmak durumunda kaldigimi tahmin edebilirler sanirim. sehir icinde var olan tum stadyumlara, mac gunleri ortaliktan kaybolan tum taksilere, hem kaldirim hem de ters yonden giden tum motosikletlere epey bir soylendim eve yuruyene kadar. usutmusum de sanirim, simdi bugun sol tarafimda nefes aldikca aciyan bir kisim mevcut. zaten lounge'in senelerdir bitmeyen insaatimsi faaliyetleri nedeni ile basima agrilar da girdi bugun, cok iyi hissediyorum gercekten kendimi.

Wednesday, September 10, 2008

best lunch ever!

dun, tunel ofis hayatim boyunca ciktigim en sahane ogle yemegine tanik oldum. ah bir de helvetia personeli azicik insan gibi davransa musterilerine herhalde bir oglen yemeginden alinabilecek maksimum verime erisebilirdik. her neyse, sakizli muhallebiyi ne kadar seviyorsam, saat 11'de arayip yarim saate geliyorum diyen ali'yi, uc saate cikabilen yemek molalarimi, ali'nin bodrum maceralarini dinlemeyi, seyahat planlarimi anlatmayi, karakoy'e yururken nerede durmamiz ve ilerlememiz gerektigini soyleyen set gorevlisine ayni anda laf etmeyi, vapurda disarda oturmayi, apple'i, 3'de evde olabilmeyi ve hayatimi da bir o kadar seviyorum.

sabah vapur tam kalktigi anda yagmur yagmaya basladi. ne guzel : )

Friday, September 5, 2008

another friday night in

gecenlerde yaz mevsimi yuzunden epeydir gorusmedigim bir arkadasim yaz uykusundan uyanip uyanmadigimi sormasa, gerceklestirdigim eylemin tam da bu oldugunu anlayamayacaktim. evet kismen uyandim denilebilir, yine de bu gece disari cikmadim. gectigimiz kis ya da ozellikle onceki kis hic bir cuma gecesini bos gecirmeyen, 'cuma aksami eve donulmez ki' diyerek oradan oraya suruklenen ben degilmisim gibi bu yaz gercekten uykudaydim. hatta simdi burcinle roxy gecelerini hatirliyorum da, 'what a waste of time' disinda bir sey gelmiyor aklima. 
neyse, ben de genc oldum, ne yapalim..

gecen hafta cuma aksami ali ile konusurken 'bir cuma gecesi evdesin.. hayyy reeett' dedigimi hatirliyorum. yanlis anlasilmasin onunla da sosyallesmek adina gerceklestirdigimiz eylemler belli. bulusulur, bir yere gitmeye karar verilir, 'once bi eve ugrayalim bakalim ben orada miyim?' denir ve akabinde usenip mc donalds soylenir, bir diziye baslanir ve cikilmaz. ya da 'seytanin bacagini kiralim bu sefer disari cikalim' deriz, moda'ya turk kahvesi icmeye gideriz. her neyse simdi o da bodrum'da oldugu icin bu aksam gayet tek basimayim. hatta itiraf edeyim yapacak daha iyi bir isim olmadigi icin buraya fotograf falan koydum. bu fotograf  bana hep munih'te ipek'i arayisimizi, stefan'in telefonundan aradigi anda 'ipek cabuk soyle pasaportun mu calindi?' deyisimi (ama gercekten evhamlanmak icin nedenlerim vardi! kafamin icinde konsoloslugu bile aradim :P) onun ise hic bir seyden habersiz mavi ekran vermesini hatirlatir. neyse bir ara usenmeyip bir album de hazirlamak istiyorum aslinda  su an gayet musait ama secmeye coooooooook useniyorum. 

oyle yani iste, burayi nasil kullanacagima da hala karar veremedim. neredeyse tek okuyucumun eski sevgilim oldugunu kesfetmem ile birlikte bir hisim ile sildigim guncem.com uyeligimden sonra bir gunluk ihtiyaci duymuyorum desem yalan olur. ajandami gunluk olarak kullaniyorum ama ona da sadece vapurdayken yaziyorum. mesela son uc gundur de vapura binmedigim dusunulurse, bilgi 2008'in hayatimdaki gelismeleri epey bir geriden takip ettigi soylenebilir. neyse sanirim su anda buraya sadece mugelerle haftaya disari cikmanin daha bereketli olacagina inanip bu geceyi pas gectigimi, onun yerine balik yapip, bulasik makinasi dizip, kendime dunyanin ennnn sert espresso'sunu hazirladigimi yazmak istiyorum sadece.

Tuesday, September 2, 2008

iyyyyyyyykkk

dun aksam vapurdayken resmen ogurmek zorunda kaldim. icerde oturdugum yerden tam yanimdaki camin arkasinda disarda oturan insan gorunumlu bir sey, cikardigi balgam ve sumuklerini oturma yerlerine surdu durdu 15 dakika boyunca. surekli oksurdu, avcuna cikanlara bakip etrafina ve ustune surdu. hapsurduktan sonra biyigina ve sakalina yapisanlari eline surup, yeniden uzerine ve oturdugu ahsaba sivadi. yazarken bir daha midem kalkti, bundan sonra vapurda hic bir yere dokunmadan, tutunmadan ve oturmadan ayakta yolculuk edebilecek kadar stamina sahibi olmanin yollarini arayacagim. aslinda pilatesle falan baya bi dengede durabiliyorum. kislari ruzgara ragmen hic bir yere tutunmadan ayakta durabilecekmisim gibi geliyor su anda.

hayir bir de daha gecen gun boyle her sabah evden cikip iskeleye inene kadar karsilastigim kopek pisliklerini gorup bundan on sene once falan gittigim ingiltere ziyaretim sirasinda insanlarin parklarda sadece bu tur atiklara ait olan cop kovalarini nasil kullandigini gorup bize bu teknolojinin artik yakin zamanda gelecegini falan dusunmustum. gectim kopek pisligini falan bildigin gayet aksam vakti isten cikmis orta yasli bir adamin sumuklerini vapura surmesine sahit oldum ya artik ne desem bilemiyorum.

ben gercekten bu ulkede yasamak istemiyorum sanirim ya. yeter gulduk bitti.